22 Ocak 2009

Fikrim'den Müslüm Geçti

Şşşt. Tamam, korkmayın, yok bir şey. Fikrimi Müslüm adında birisine takmış falan değilim, bütün bayanlar sakin olsunlar. Bakın Fikrim kelimesinden sonra gelen eki kesme işaretiyle ayırmışım değil mi ? Demek ki bu Fikrim dediğim şey bir özel isim. Yazıya başlık olarak “Fikrim Bar’da Müslüm Gürses’i dinledim” yazmamın yazıyı okunmaz kılma ihtimalini düşünerek böyle “gıllıgışlı” bir başlık attım.

Evet. Dün gece Ankara’nın SSK İşhanı’ndan bir süre önce yeni yerine taşınmış olan Fikrim Bar’da sahneye Müslüm Gürses çıkıyordu. “Ben bu adamı bir daha nerede bulup da dinleyeyim.” diye düşünen benim gibi yaklaşık 200 kişiyle daha, O’nu dinlemeye gittik biz de. Popçusu, rakçısı, ragacısı, metalcisi, pankçısı, hafif sosyetesi ve hatta birkaç meşhuru ile bir sürü kişi bu fırsatı değerlendirdik. Çok da iyi yaptık.

“Müslüm Baba”ya gelmeden önce orkestrasından bahsetmek istiyorum. Çok afedersiniz ama g.t kadar sahnede 8 kişi vardı. Kanun, klarnet, klavye, bağlama, keman, perküsyon ile klasik bir arabesk müzik orkestrasıydı. Hayatımda canlı olarak dinlemediğim müzik türü yoktur ama dün gece dinlediğim müziği ben daha önce dinlememişimdir. Mükemmeldi. Ve bunu oradaki herkesin adına da söyleyebilirim sanıyorum.

Benim müzikte ve özellikle de canlı performanslarda hayran olduğum taksim/geçiş/yol gösterme tarzındaki solo performanslar, özellikle keman ve klarnet, dinlediklerimin en iyisiydi. Hüsnü Şenlendirici hiç kusuruma bakmasın ( çok da umrundaydı), kendisine hayranımdır ama canlı dinlediğim her iki seferde de sahnede çok iyi değildi. Dün geceki ekip bu anlamda inanılmazdı.

“Müslüm Baba” saat 9:30 da gelecek dediler. Saati geldiğinde herkesin gözü kapıda, sanki hepimiz yıllardır hayranıymışız gibi yolunu bekliyorduk. Arada birisi ayağa fırladığında herkes geldi mi yahu diye bir heyecana kapılıyordu. Bu arada orkestra performansıyla hepimizin içini kıpır kıpır yapmış, uygun kıvama getirmişti. 3-4 yanlış alarmdan sonra “Baba” mekana girdi ve Biz babadan böyle gördük” ile programına başladı.

Değerli okur, biz de “Baba”yı ilk defa böyle gördük. Genelde medyada gördüğümüz – ki dün geceden sonra bunu aslında bize gösterilen olduğunu anladık - o donuk, etrafından habersiz, şarkı sözlerini unutan, sanki her zaman sarhoş gezen adamdan eser yoktu. Mekandaki herkesle göz temasını sürekli koruyan, şarkı söylediği sırada bile mimikleriyle bizlerle birebir ilgilenen, “lan oğlum” la başlayan sıcak ve samimi cümlelerle bir çok kişiye muzipçe sataşan, kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen kimseyi geri çevirmeyen hatta bunu için şarkı aralarını biraz uzun tutan, sahneye, müziğe ve dinleyenlerine son derece hakim bir adamdı dinlediğimiz.

Yıllardır bize verilen bilgilerden edindiğim önyargılarımdan – her ne kadar onları kullanıp hayatıma yön vermesem de - nefret ettim.

“Baba” 2 saat sahnede kaldı. Her şarkısında bütün salonun ilgisini hep üzerindeydi. Bazı hayranların yanlarında getirdiği fotoğraflarını imzaladı hatta birisinin elindeki gençlik fotoğrafını gördüğünde “Lan oğlum, bunu nereden buldunuz, bu bende bile yok.” diyerek hepimizi güldürdü.

Aslında anlatılacak bir şey değildi. Sanıyorum benimle birlikte orada olanların bir çoğu bu görüşlerime katılır – ki ben de havaya girip bazı yerlerde çoğul olarak yazmışım -. Pek aşina olmadığımız ya da özel hayatımızda pek dinlemediğimiz bir tarz ve bir sanatçı ile çok güzel 2 saat geçirdik. Üstelik kafamızda yıllardır oluşturulan izlenimlerin de pek doğru olmadığını gördük. Hatta şöyle ki bu kadar zamandır sahnede dinlediğim hiçbir sanatçının izleyenlerine ”Sigara içmeyin yahu, sağlığa zararlı.” dediğini de duymadım ben. Lakin Müslüm Gürses arada bunu birkaç defa tekrarlayacak kadar duyarlıydı. Ayrıca yine dün gece gördüğümüz ve söylediği kadarıyla alkol de kullanmıyor. Ama kola içen birisine “Kola içilir mi yahu.” diye hayıflanmasından bunun pek gönüllü bir seçim olmadığı izlenimine kapıldım ben.

Ve tabi “Müslüm Baba”yı dinleme imkanını bizlere sunan Fikrim Bar’a ve geceden beni haberdar eden ve yer bulmamızı sağlayan arkadaşıma da teşekkür etmek istiyorum.

Daha önce bakmadığımız pencerelerden, daha önceden bilmediğimiz insanlara bakmak güzeldi.