16 Ağustos 2006

toplumsal mesaj vermenin zorluğu

toplum denen kısım, sizin sesinizin ve sözünüzün ulaştığı insanlardan oluşuyor. sizin için toplum o. ne kadar meşhur olursanız olun ( ben hiç meşhurum mesela) yine de bu değişmiyor, sadece sayı değişiyor.

sayı arttıkça da fikirleriniz üzerine yapılan yorumlar çeşitleniyor, dallanıyor ve hatta yapraklanıyor, çiçekleniyor. ve fakat ne yazık ki bu çiçeklerden çok azı meyveleniyor.

sanıyorum sıklıkla fikire değil, fikir sahibine bakılıyor. burada da ilk ayrım "bizdendir" ya da "bizden değildir" oluyor.

ve yine ne yazık ki, "bizdendir" sınıfına girerseniz gözü kapalı her söylediğinizi kabul edecek, "bizden değildir" sınıfına girerseniz gözü kapalı bir şekilde size karşı gelecek kişiler, fikrinizi düşünüp değerlendireceklerden daha çok.

sonra, fikrinizi dile getirdiğiniz şekil önem kazanıyor. sert mi söylemiş, argo mu kullanmış, konuşurken kekelemiş mi, yazılıysa dil düzgün kullanılmış mı, kelime seçimi nasıl, eski kelimeleri kullanmış mı, a harfinde şapka var mı, aaa! kravat takmamış mı bu ne ayıp, ceket çoraplarına uymuş mu, benim sevmediğim renk mi ağırlıkta ne bu kıyafette, uzun saçlı yahu bu zirzop, helal bileğinde dövme olan adam doğru söyler... gibi fikrinizden uzak bir sürü özellikle değerlendiriliyorsunuz. bunların sonunda elde edilen yekün "bizdendir" sınıfındaysanız + ; "bizden değildir" sınıfındaysanız - olarak sizin hanenize yazılıyor.

sonra fikrinizin ne üzerine olduğu konusu değerlendiriliyor. burada da keskin bir ayrım var : toplumun dahil olduğu kesim - olmadığı kesim. kaldırım taşları üzerine bir şey söylediyseniz avukat, doktor, bankacı, gemi mühendisi, faytoncu, taksici, bebek bakıcısı, fındık üreticisi gibi kişiler hemen bunu + puan olarak hanenize yazıyorlar. ama taş ustaları, kaldırım ameleleri, parke taşçıları odası ve benzeri kişi ve kuruluşlardan koskoca bir - puan daha aldınız. ne dediğinizin henüz önemi yok, onara ilşkin laf etmişsiniz işte...

bundan sonra sıra geldi toplumun fikriniz konusundaki bilgisine. burada temelde bilenler ve bilmeyenler olarak iki grup olsa da, bilmediği halde sizin sözlerinizi destekleyenler ve karşı çıkanlar gibi bir alt grup var ki asıl belirleyici olanlar onlar. burada da değerlendirme sizin toplumun o kesiminden şimdiye kadar aldığınız artistik puanınızın 2 ile çarpımı şeklinde oluyor.

konuyu bilenler ise bu bölümde değişik bir hesaplama yapıyor. siz doğru söylemişseniz sizin takımın bilenleri + puan veriyor ama karşı takımın bilenleri daha az - puan veriyor. eğer ki yanlış söylemişseniz, sizin takımın bilenleri yanlışınızın içindeki doğruları destekleyerek size daha fazla + puan veriyor. karşı takım ise maksimum - puanla bu aşamayı değerlendiriyor.

bir sonraki aşama ise toplumun önemli olarak değerlendirdiği kişilerin ( ki bunları sakın küçümsemeyin. bu kişiler yıllar içinde burada sayılı aşamalardan defalarca geçerek kendilerine bir yer edinmişlerdir) sizin hakkınızdaki düşüncesi. burada eğer toplumun önemli saydığı kişiler sizin hakkınızda olumlu düşünüyorsa + puanınız artıyor ya da düşüyor; - puanınız ise düşüyor ya da daha da düşüyor.

bütün bu süreç içerisinde bir çok kişi sonucu beklemeden size karşı belli bir tepki veriyor. bu tepki genellikle olumsuz yönde oluyor. zira "bravo" demek için kullanılan organın neteliklisi, "yuh" demek için gerekli olan organlardan daha az bulunuyor.

bu süreç ve aldığınız tepkiler sonunda siz hala ayakta durabiliyorsanız, nadiren de olsa birileri çıkıp fikrinizi inceliyor. belki o zaman sizin bilmediğinzi bir yerde sözlerinizi "anlamış" bir kişi olabiliyor.

işte o kişiyi bulabilirseniz, sorun bakalım size katılıyor muymuş katılmıyor muymuş...

Hiç yorum yok: